Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | yaşamaya devam etmek | continue to live v. | ||
Otherwise we will continue to live with this dichotomy, which we are finding so difficult to cope with. Aksi takdirde, başa çıkmakta zorlandığımız bu ikilemle yaşamaya devam edeceğiz. More Sentences |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Phrasals | hafızalarda yaşamaya devam etmek | live on v. |
Phrasals | hatıralarda/anılarda yaşamaya devam etmek | live on v. |
Phrasals | zorluk veya sıkıntı içinde yaşamaya devam etmek | hold out v. |
Phrasals | zorluk veya sıkıntıyla yaşamaya devam etmek | hold up v. |
Phrasals | (bir şeyi) kabul edip onunla yaşamaya devam etmek | live with (something) v. |